DVD menülü olsun istersen; Nero 7 Premium kurup Nero Vision ile kolaylikla yapabilirsiniz.

peki altyazı ekleyebilir miyiz? (bi soru da benden olsun)

DVD player'da izlemek için DVD hazirliyorsaniz; data dosyasi olarak dvd'ye altyzai dosyasi ile birlikte yazdirarak izleyebilirsiniz.

Burada önemli olan nokta; altyazi dosyasi ile film dosyasinin isimlerinin ayni olmasi.

film.avi
film.srt

...gibi.

yanı hazır sekılde, bir cdde duruyor bu fılmler. ama benım arsıv tutkum yuzunden onları kapaklayıp coverlemek ıstıyorum. altyazısı vs, herseyı var zaten. benım yapmam onu dvdye cevırmek. hm. yoksa format degısınce altyazı ıle ılgılı bır ıslem de mı yapmam gerekecek :) eha, allahım cok ılkel hıssettım.

convertxtodvd

benim de öyle şuan ortalama 200gb download yaptım demonoidden fakat istatistikler hala aynı.sanırsam artık güncellenmiyorlar.

demonoid'de arama yaparken "tracked by" seçeneğini demonoid yapıo musun? o önemli.. bi de (değiştirmedilerse) çok sağlıklı bi sistemleri yok, ratio değerleri bi gün sora güncellenio falan.. senin de belirttiğin gibi takmıolar ratio olayını ztn..

bi de utorrent'de dht açıksa kapat.. (download hızını etkiler yalnız)

@thalamus: yok yapmadım, tracked by demonoid diye, bodozlama aradım, en çok seedlisini koydum indirdim. ondan mı oluyo o iş?

muhtemelen.. yapmazsan demonoid arama sayfası public torrent tracker'ların sonuçlarını da getirio.. dolayısıyla u/d demonoid'e işlenmiyo.. ama dediğim gibi baya uzun zamandır demonoid kullanıyorum ratio olayının çok sağlam çalıştığını söyleyemem.. muhtemelen bu yüzden ratio uygulaması yok.. kullanıcı dertleri de yok tabii.. :)

demonoid bazan öyle yapıyor. bir haftadan fazla güncellemeyip sonra düzeltiyorlar.

bir de eğer demonoid tracker'ını kullanan bir torrent indiriyorsan (yanında external ifadesi olmayan her torrent), indirmeye başlamadan önce demonoid'e log on ol üç beş yere tıkla ki ip'ni kaydetsin. eğer başladıysan, stop et (pause değil) log on ol, ondan sonra torrent'i indirmeye/yüklemeye başla.

bir de ekleme yapayim sayet dht ve/veya yerel es degisimi/bulma aciksa boyle public trackerlarda (ozellerde bile oluyor) trackera islenmeyecek kisilere upload yapilabiliyor.
aciksa bu ayarlari kapatin derim. gerci 3 gb'in tamami onlara gitmis olamaz, muhtemelen baska trackera aittir (ozelliklerden trackeri gorebilirsiniz).

söylenecek şeyler söylenmiş ben de şunu söyleyeyim madem, demonoid ip'yi kaydediyor ratio bilgisi için, ip'niz değiştiyse ondan da kaydetmiyor olabilir.

ben de ne zaman şaibeli butouna bassam "#669138 nolu entry yok, hiç olmadı ki" dio. nie ki?

he valla bug var sanırım, bende de olmayan #669138 numaralı entry geliyor. nasıl başardınız şaibeli entry getirtmeyi?

bordeaux ve kibritsuyu:
aynen

oooo, var olan şaibeliyi bulmuşsunuz, daha ne istiyorsunuz:)). bana hep meşum #669138 no'lu entry geliyor.

şaka bir yana, şu sıralar orada bug var. çok sağlıklı şeyler beklemeyin derim.

şaibeliler ya hiç oylama almamış olanlar
ya da şukela ve çok kötü sayıları eşit olanlar
hiç oy almamış olmaları daha mantıklı. başlıkla şöyle alakalıdır; başlık pek eğlenceli bir başlık değildir, ne siyasete ne de dine ne de şuna buna giren bir konudur. ilgi çekmemiştir yani. ya bilimsel yada düz tanım girilecek bir başlıktır.

669138 numaralı entry yok şeysi bende de çıkıyordu hep, dün çıkmadı, düzeldi herhalde diye düşündüm ama düzelmemiş demek ki.

dün baya oyladım problem olmadı, şimdi yine denedim yine o çıktı.

ulustan kızılay metrosuna bininiz, kızılayda metronun içinden ankaray'a geçiniz. ankaray'da dikimevi yönüne giden şeye bininiz ve ikinci durakta ininiz. duraktan çıkınız kime sorsan gösterir tadında bi yerdesiniz. (tahmini 15 dakika)

tekrar ankaray vasıtasıyla kızılaya dönünüz. kızılaydan 413 numaralı otobüse bininiz. muavine tübitak'a gideceğinizi söyleyiniz ve kuğulu parkın karşısında ininiz (tahmini 5 dakika) sonrasında 200 metre yürüyerek tübitak'a ulaşınız.

aceleniz olursa diye: ulustan cebeci (cemal gürsel) oradan tübitak toplam 20 ytl tutmaz taksiyle.

o üç rota taksiyle gayet de 20 ytl tutar. ateş pahası. cebeciden tübitak'a gitmek zaten mesafe olarak uzun.
en iyisi metro+kızılaydan yürüyüş ya da 413 e filan binip meclisin orda inmek; ya da 317/318 e binip esat caddesinde inip tunus'a inmek.

hic kasmaya gerek yok otobusle, ankaray'la. atla taksiye kizilay'dan cebeciye. oradan bir taksi daha tubitak'a. cebeci'den tubitak'a kizilay uzeri gitmez taksi sanirim. kibris sehitleri vs bir cadde vardi oralari kullanabilir.

nereden baksan bir 5 gider otobus/ankaray biletlerine. bi 15/20 daha ver derdin tasan olmasin.

vaktiniz varsa, kızılay'dan tübitak'a 15-20 dakika civarında yürüyerek varabilirsiniz. hem bu arada birkaç adet melih gökçek başyapıtıyla ve ankara'da yaya olmak kavramıyla tanışırsınız. ama bulvarın sol kolunda kalın, yoksa karşıya geçemezsiniz :)) (güldüğüme bakmayın, ciddiyim.. sinirden o)

otobüs tek gidiş 1.70 tl, değmez yani

ulustan cebeciye taksiyle gelme. abidinpaşa ya da akdere dolmuşuna bin dikimevinde in. 100 mt. yürüyünce kyk'dasın. evim kyk'nın 2 yan binasında ordan biliyorum.

taksiye gerçekten gerek yok, istanbul izmir gibi taksi tarifesi olsa binin zaten de, sadece gerekli olunca kullanın taksiyi bence. ben de ulus'tan kızılaya otobüs veya metroyla gidip oradan da ankarayla dikimevi yönüne girip kurtuluş'ta inmenizi öneririm. kyk merkezi çok yakın oraya, sorabilirsiniz yoldan geçen birine. oradan sonra da aynı şekilde kızılay'a geri dönersiniz. metrodan bakanlıklar çıkışını sorarsınız, oradan çıkarsanız oradan kalkan bazı otobüsler (tavsiyem üzerinde kuğulu yazan özel otobüsleri veya belediye otobüslerini tercih etmeniz) kuğulu park'ta yolcu indirmekte, kuğulu park'a doğru dümdüz bir bulvar var zaten, orada otobüsün sol tarafına geçerseniz üzerinde kocaman tübitak logosu olan binayı kaçırmanız mümkün değil. kuğulu park'tan inip tübitak binasına da geri yürürsünüz, birkaç dakikada oradasınız :)

şu haritadaki yeşil hat ankaray olmakta:
upload.wikimedia.org

Reflüye yönelik olarak 2-3 yudum süt mucizesi diye bir şeyden bahsediliyor. Yanma gelince fazla değil, bir kaç yudum süt içince orta uzun vadede iyi geliyormuş diye bir Saraçoğlu rivayeti var. Sorununuz reflü değilse de 2 yudum sütün bir zararı olmayacağından deneyebilirsiniz doktora gidene kadar bence.

gaviscon liquid/ rennie duo içiniz

süt olayını ben de duymuştum sanki siz söyleyince hatırladım.
kronik mide hastası annem olduğundan her çeşit mide hapı bulunmakta fakat rennie kalmamış ama başka bir ilaç aldım şu anlık iyi geldi diyebilirim.

gaviscon şurup iyidir günde 4 kere tok karnına.

bir kere de ben söyliyim de iyice ikna olunuz: gaviscon... porçöz diyoz biz ona ailecek. şurup daha iyi ama tablet de olur.

neden gaviscon, çünkü mide içeriğinin üstünde bir iki saat yüzüyor. içerik boğazınıza doğru atağa kalksa dahi, ağzınıza anca gaviscon geliyor.

görünüşü etkiler mi bilmiyorum ama "album artist" kısmına compilation ismini yazsanız?

Comment kısmını kullanıp, smart list yapsanız?

güvenli e-ticareti olması lazım onun için o zaman gitti gidiyorla aynı oluyor. diğer türlü, zor.

sahibinden.com tamamen bir ilan sitesi. verilen adres veya numara ile kontak kurmaktan ibaret. yani satıcı ya da alıcıyla görüştükten sonrasında site aradan cıkıyor. 2 kez ev kiraladım ve bir arkadaşıma kedi aldım, her seferinde bu şekilde oldu.

@mrtksn,
evet, benim de aklıma geldi. başka yolu da yok gibi. ev olsa araba olsa gidip el sıkışacaz, kedi olsa mıcıracaz. yoksa para kaptırmak ayrı dert de onun siniri beni daha bi bozar.

(bkz: last king of scotland) idi amin üzerine bir film
(bkz: der untergang) hitler'in son günleri üzerine
(bkz: the great dictator) bu sayılır mı bilmem ama ben pek severim, charlie chaplin'in hitler filmi.

ilk aklıma gelenler, doğru anladıysam talebi :)

(bkz: alexander nevsky)
(bkz: ivan grozni)
ikisi de Eisenstein'ın.

tikirdayan disk can cekisiyordur. fazla zorlamdan data rescue islemlerine baslayiniz. hangi isletim sistemi? mac icin Data Recscue II, Disk Warrior var. windows icin buluruz bi$iler

xp.

neden can teslim ediyor peki kendisi. derdi nedir acaba durup dururken.

mekanik aksamin bir omru var, onu doldurmustur. icinde dakikada 5400 (10000'e kadar yolu var) devir yapan bir disk var.

surada data rescue programlari var:
www.versiontracker.com

farkettiysen hepsi parali, ama benim memurum isini bilir ;)

bir de bu isi parayla yapanlar var, istersen onlara da teslim edebilirsin.

en son yuklediginizden baslayarak eklenti/koklenti siliniz... ama gercekten silin, izi kalmasin o derece. yeniden kursaniz da firefox kimi durumlarda bulur sizin aliskanliklarinizi :)

cooliris falan var mi?

var paşam siliyorum şimdi

değişen bir şey olmadı. of ya

log'larina bak, cok inatci bazi eklentiler... digerlerinden silmeyi dene. ff'in ram'de kapladigi yeri kontrol et istersen. bir eklentim ram'i doldurtuyordu nasil olduysa, sildim, her sey rahatladi.

önbelleği temizledim oldu.

bunu forumlarda bu tip yerlerde değil de bir genetikçiyle konuşsan daha sağlıklı olmaz mı? genetik yani sonuçta

zamaninda $ahsim icin hicbir akraba hususu olmamasina ragmen merak edip ara$tirdigim bir konu.
ayrinti vermeyecegim ama yanit b $ikki.

yani sende bir sorun yoksa bile, sen akraba evliligi yapmasan bile evet bu durum senin evladin ve torunlarin icin de azalan duzeylerde risk ta$iyor.

birinci derece akrabayla evlilik ensest olur yahu???!!!!

bence baska riskler var burada. ayrica kalitimsal riskler gen havuzu genisledikce duser. yani iki ihtimalli bir surec degildir.

@no avalon
amca çocukları, teyze çocukları evlilikleri ne bugün ne de geçmiş olarak ülkemizde az rastlanır şeyler olmadığına göre ensest de olsa alışıldık görüntüler.
@peaceful easy
hiç alanıma girmeyen bi konu olsa da genler, akraba evliliği torunları( ne garip bir tabirdir bu böyle) var çevremde henüz gözle görülür genetik bir rahatsızlıkları yok. ancak risk her zaman var zannedersem.

@prodeq,

birinci derece anne baba cocuk falan oluyor, iyice ensest oluyor. dedigin gibi digerlerine alistik. arkadas muhtemelen amca/teyze cocuklarini kastetti. insallah.

wikipedia da falan ensest çiftleşmeye dair caselere bir bakabilirsin aslında. problem şu, abartıldığı kadar kötü değil, ama denildiği gibi bozuk çekinik genlerin varlığında, ortaya çıkma ihtimalleri arttırılır ne yazık ki. dolayısıyla bir risk artışı var.

biolojik havva / adem kavramlarını varsayıp, yakınsayan evrimi de yoksaydığımızda bir şekilde tüm insanlık olarak varlığımızı zaten enseste borçlu olduğumuz söylenebilir.

abi başka kız bulabiliyorsan onunla evlen derim :P :P

@no avalon
ben de arkadaş öyle kabul edince birinci dereceye kuzenleri dahil etmişim. tamam o halde problem yok o halen enseste giriyor senin dediğine göre :)

italyanca, cekce, romence, ispanyolca altyazilari cikmis... ne isime yarayacaksa toobe toobe. yok mu anladigimiz lisanda bi tane?

edit: aha yunanca da var...

divxplanet'a düşmüş türkçesi. ingilizcesi halen yok.
divxplanet.com

"dinleyerek cevrilmistir" :)

hayir, cok takdir ettim simdi ama, nerde bu lords of kobol? hani bildigim bir dilde yayinlansa, cevirecektim sevabina :)

ratio'nuz düşük, 100 indirip 36 yüklemişsiniz. ama demonoid ratio'ya takmıyor, yani sizi şutlamaz.

ratio'nun önemi yok ama paylaşın.

o paraya arsa bulursan isterse dağ başı olsun al. Gün ola harman ola..

altın asla kaybettirmez. yavaş değerlenir ama değerni yitimez. düşünebilirsin belki.

ya da bana ver, ben değerlendireyim :)) 3-5 ay sonra alırsın biraz daha fazlasıyla :P

kısa pozisyon mu alacaksınız uzun poziyson mu? günlük değerlendireceksiniz bankalarda bulunan fon alım/satımını öneririm. risk algınıza göre a veya b tipi fonu seçebilirsiniz. hangisinin performansı daha iyi derseniz, gazetelerin finans sayfalarını bir hafta takip edin derim. aldığınız fonu iki gün sonra bozdurabilirsiniz. birçok bankada bu işlemi atm'den yapabilirsiniz.
uzun vade düşünüyor iseniz (hani parayı koyayım, o işlesin ben uğraşmıyım her gün diyorsanız) 30 gün vadeli, otamatik uzamalı bir hesap açtırın derim.

o fiyata arsa varsa, çok uzun vadeli bir yatırımdır, yükselene kadar imar geçmesi falan gerekir. ama encümen'de tanıdığım var diyorsanız, o ayrı :)

"3 ila 4 milyar tl bir para var"

3milyar tl varsa, bence bir finans danışmanı tut, benim san francisco dan ev al, ne bilim ye ye bitmez.

abi o paraya ev al sen bu krizde fiyatlar düşüktür(zor bir ihtimal krizden çıkarsak) 2-3 katına satarsın.

şaka yapıyorsun sanırım.

siz verin bana o parayı, ben onu yatıracak güzel şeyler bulurum :P

trabzonspor hissesi al borsadan.

bu ara hisse senetleri hariç bütün enstrümanlar maksimum veya yakın noktasında. (altın, dolar, euro, yen vs.) hisse senedi olayı da homojen bir şey değil, biraz ganyan oynamak gibi. birşey tavsiye edemiyorum bu şartlarda.

yurtdışından elektronik alet ya da designer çanta getirttirebilecek imkanın varsa, getirt , sahibinden , hepsiburada vs.. türevi bir sitede sat. Parça başı ortalama % 50 kar edersin.

iddaa oynayın bence..
oranı "1.70" falan olan bir kupon doldurun. 4 milyarı da yatırın kupona..
1.70 lik oran bildiğiniz gibi çok çok zor ihtimalle yatar..
büyük ihtimalle tutar.. 1.70'i de tutturamıyorsan at kendini aşaği zaten..
4 milyar para anında 7 milyara çıkar..

sonra 7 milyarlık 1.70 lik oranlı bir kupon oyna..
11 - 12 milyara çıkar para..

sonra 12 milyarlık 1.70 lik kupon oyna..
hepsini kaybet.. soluya kal.. bi de soğuk su iç, pilav ye..
unutma çekirge bir sıçrar iki sıçrar.. üçüncüye yatar..

@fuck milk get beer2
hiç idda oynamadım futbol topu görsem bomba diye karakola götürürüm 1.70 lik falan anlamıyorum..

zamanınsa gazi mahallaesinde 8 bilezik bozdurulup alınmış bir arsa var 20 sene falan oluyor yaklaşık,alındıgında etrafında ev bile nadirdi şimdi gazi mahallesi gibi bir yer olmasına karşılık 250.000 ytl ye babamın oğluna satabilirsin.ha boyle olunca şu oluyor.şayet o 3-5 milyar senin için çok önemli değilse al bir arsa 300-400 metrekare çift daire üzerine bina yapılabilecek bir yer olsun. bekle 20 sene herşeyden çok kazandırır.
şimdi 8 bilezik kaç para eder ki ?

iddaa mı oynasın? şaka herhalde. insan 50tl yatırmaya kıyamıyor, değerlendirmek üzere ayırdığı bir parayı nasıl bir cesaretle yatırabilsin ki?

çok daha kazançlı ve risksiz finans alternatifi varken ne iddaası ne bahisi?

bana ver. sevaba girersin.

araban varsa git değiştir

altin bugun inanilmaz bir yukselis yapti. sabah yatirsan muhtemelen 100 200 civari bi getirisi olurdu.. ;)

- altına yatırılabilir para. ancak zaten altın şu sıralar baya tavan yapmış durumda daha ne kadar yükselir bilinmez. sanırım küçük altın su sıralar 75 tl civarı. bu fiyattan aldığını düşünsek piyasayı cok iyi takip etmen lazım ki en ufak bir fiyat artışında mesela 76 tl ye çıktıgında en azından aldığın altının yarısını hemen elden çıkarmalısın. ama burda da önemli bir sorun var; kuyumcular ya da nereler alıyosa işte nakite çok ihtiyacları oldukları için altın falan bozmuyorlar ya da cok düşük fiyata bozuyorlar bunu göz önune almanız lazım.

- doların önumuzdeki günlerde 2 tl ye baya bi yaklaşacağı tum cevrelerce konusulmakta bunu da degerlendirme listene alman gerekir bence. ki bence de önemli bir yukseliş gösterecek dolar. euro için aynı seyi söyleyemeyeceğim.

- 3-4 bın tl ile borsayı asla ve asla tavsiye etmem.

- altın döviz bana ters abicim diyosan elinde mevcut olan bir seyin daha üst modellerine geçebilirsin. ne biliim madem canın para harcamak istiyor tüm sülalenı topla böyle guzel bir yerde onlarla beraber bir akşam yemeği yiyin. hem onları da mutlu etmiş olursunuz. hem 3-4 bın tl ye patlamaz size hem de çok da güzel olur bence.

- ihtiyacı olan bir yakınınıza borç verebilirsiniz.


akla ilk gelenler bunlar işte.

(bkz: forex)

kesinlikle forex. çok basit; internet bankacılığı yaptığın bir bankayı seçeceksin, hislerine güvenip azar azar yedirerek pozisyon alacaksın, dilersen excelde falan tutabilirsin, kara geçtiğinde (makasla beraber) hislerine ve gidişata bakarak realize edeceksin, veyahut zarara geçersen sabredeceksin. en geniş parite marjinini 1.50 - 1.70 aralığında düşün.
ha burada günlüğü bırak neredeyse anlık hareketler yapmandan söz ediyoruz. çünkü çok kısa vade dalgalanmaların banka makasını geçtiği her an bir kar fırsatı, ve 3 günde duruma göre en az 1 - 2 defa rahat geliyor.
dolayısıyla ne kadar çok takip, o kadar çok hareket, ne kadar çok hareket, toplamda senelik %15 lik mevduat faizini geçme şansı o kadar yüksek.
ha baktın bir iki ayda toplamda o para ile en az %15 getirtememişsin, o zaman yatır mevduata.
senin paranın ölçeğinde çok alakalı olmasa da bence arsalar marsalar, emlak esas yalan olan; krizin sebeplerine dair biraz fikrin varsa farkedebileceğin gibi.

kağıtta yazan icra dairesine git ve borca itiraz et. ama elinde kapatma başvurusu değil de adslyi kapattığına dair bir yazı olması gerek, yoksa işin zor

aynı hatayı telefonda yaptık. hattı kapattırınca aboneliğinizi iptal etmiyorlar(mış), sadece hattı kullanıma kapatıyorlar(mış). para işlemeye devam ediyor(muş). telekom bayiine gidip "aboneliğimi iptal etmek istioyorum, kapatmak değil" diye belirtmeyince yapılan default işlem size bilmem kaç aylık borç olarak dönüyor. telefona da yakında icra gelebilir, aman dikkat (belli bir meblağın altında başlatmıyorlar hemen icra işlemini, kazlar iyice yağ tutana kadar bekliyorlar).

yaşasın türk telekom!!! (anladın sen onu)

aynı şey telefon için başıma geldi. verdiğim dilekçeyi işleme almamışlar. 11 aylık fatura bedelini faizi ve icra masraflarıyla beraber ödedim. elinde hattı kapattırdığına dair belge yoksa, yapacak bişey yok. geçmiş olsun.

telekom kurum murum değil. insanı böyle ayakta götürüyor. benzer bir durum benim başıma gelmişti. eskişehir'de okuyorum, adsl hattımı iptal ettirmek istemiştim burada. borcu olduğu için iptal etmemişlerdi. izmir karşıyaka'daki telekomda ise annemin üstüne olanı kapattırmak istediğimizde aynı durumda taksitlettirip iptel ettiler. kafalarına göre iş yapıyorlar. özelleştikten sonra ptt memurlarının beş sene süresince orada çalışmaları garanti altına alınmış o yüzden memur zihniyetleri halen durmaktaydı. muhtemelen de duruyordur.

sizin durumunuzda öncelikle adsl'i iptal ettirip ettirmediğiniz önemli. ettirmediyseniz fatura gelir. telefonu zaten kolayla icraya vermiyorlar. şu an yaklaşık on aylık telefon borcum var ama sadece adsl için telefon hattı aldığımdan sanırım kimse kağıt mağıt göndermedi fakat adsl'i dört faturadan sonra kesip kağıt yolluyorlar.

size ne dediler bilmiyorum, görevlinin dedikleri önemli. insanları yanlış yönlendirebiliyorlar. başka telekom şubelerine veya merkezine gidip işin aslını, prosedürün resmi olarak nasıl işlediğini, haklarınızı öğrenmenizi tavsiye edebilirim ancak.

genelde böyle durumlarda insanın eli kolu bağlı oluyor ve ödemek zorunda kalıyorsunuz faturayı. dediğim gibi, bir yanlış yapmışsanız ve itiraz hakkınız varsa bunu ancak prosedürleri tam olarak öğrenerek anlayabilirsiniz.

birkaç şey de bu duyuruyu okuyanlara söylemek istiyorum öneri olarak. internet hattınızı iptal ettirmek istediğinizde ve borcunuz olduğunda, eğer hattınızı kapatıyorsanız ve özellikle öğrenci, subay, memur vs. olup bulunduğunuz şehri terk edecekseniz sizi yönlendiren memura, söyledikleri şeyleri kağıda döküp imzalattırmanızı, hatta notere gitmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. aksi takdirde benim ve teritori'nin başına geldiği gibi farklı farklı şeyler söyleyip sizi yanlış yönlendirebiliyorlar ve borcunuz olduğunda hiç umurlarında olmuyor. işte telekom böyle etik değerleri olan bir "kurum"!

ÇOK ÖNEMLİ NOT:hattı iptal ettirmekle kapattırmak aynı şeyler değil no avalon'un yazdığı gibi. çok çok dikkat etmek lazım.

daha 2 gün önce öğrendim, hatta buraya yazmıştım, ama yeri gelmişken gene söyleeyeyim.
bana da 700 ytl borç çıkardılar.
2008 haziran temmuz ve ağustostan kalma adsl ücretini yatırmamışım.
o zamanlar çok olaylar gelmişti başımıza özel hayatımızda, araya kaynamış belli ki..
ancak be adam!! be türk telekom!! ben tesadüfen başka bir işlem için sana gidene kadar sen bana eylül ayında ekim ayında bi mektup atıp da ta haziran temmuzdan kalma borcunuz var, faiz işliyor, borcunuzu yatırın diye hatırlatsana..

ama neden hatırlatsın ki.. arkadaşın dediği gibi kaz yağ tutuyor işte..
türktelekoma tesadüf eseri başka bir iş için gittim..
bana direk borç çıkardılar..
3 aylık adsl borcum faizi ile birlikte 700 ytl olmuş..
buyur burdan yak!!

resmen ayıp yaa!!
benim başıma bir sürü iş geldi ödemeyi unutmuşum dünya telaşında..
insan bir hatırlatır.. ayıp valla..
tesadüf eseri gitmesem daha da haberim olmayacaktı yani..
kaç lira olana kadar bekliyorlardı merak ediyorum..

ya çok özür dilerim kafa bi milyon oldu tüm bunları okuyunca....

önümüzdeki bu hafta adsl i iptal ettirip kablonete geçecem..borç morç hiç yok..her ay takır takır ödedik..yanlız türk telekoma gidince adsl i kapatmak istediğimi mi söleyecem iptal ettirmek istediğimi mi? kağıt gelmemesi için borç takmamaları için ne yapacam ben şimdi??? kağıt alacağımı öğrendim buradan da ne diyecem ben?

"ben sizinle muhattap olmak istemiorum artık. fatura matura gelmesin, iptal ettiriyorum" diyin. ettirdikten sonra kontrol amaçlı gidin bi daha kontrol edin bakalım etmişler mi. ben yandım siz yanmayın.

Bildigim kadari ile Turkiyede halen adsl ve telefon hatti hizmeti bibirinden ayri degil. Bunu belgeleyin ve durumu izah edip dilekce ile basvurun. Telefonunuz kapali iken adsl kulanmis olamazsiniz. sonrasi da dava...

hayvancağız evin içinde sıkılmıştır. Salın dışarı özgür kalsın, arkadaşlar edinsin, aç kalsın, hor görülsün, tırmalansın, ağlasın, sevinsin, sevsin kendi hayatını yaşasın. Bir hayvanı alıp bir kafese kapatıp sevmek bana ters gelmiştir her zaman. Tabi bunlar benim tamamen kişisel görüşüm. Bilimsel bir açıklaması vardır hayvanın o hareketleri yapmasının ama dediğim gibi işin özü bence bu şekilde. Salın hayvanı bırakın gitsin, eğer geri gelirse sizi seviyordur. Ama yinede eve sokmayın kapının önünde besleyin, sonra gitsin yine oynasın mahallede.

çiş alışkanlığı değiştiyse böbreklerinde problem var mı diye kontrol ettirin derim.

@daglien,

n'aptin sen :) evinin kedisi o!! salarsam gelmez zaten, olur kalir bir yerde icime dert olur. ah ah, sen bileydin bunun bize gelme hikayesini, neyse:)

evet, sikinti basmis olabilir, sadece neden simdi?

@kimlanbu,
ben de ondan korktum, ama yaz basi yapildi bobrek kontrolleri o zaman da az gidiyordu ci$e. yine de olabilir tabi.

veterine götürüp kedinizi uyutmasını isteyin, elbet birgün ölecek, o gün geldiğinde üzüleceğinize şu an ilişkinizde sıkıntılı bir aşamadayken bu seçeneği değerlendirebilirsiniz.

@dengizik, exorcism deniyecez, zati bizim veteriner karsi uyutmaya.

- idrar yollarıyla ilgili bir sorun nedeniyle rahatsız ve kıpır kıpır olabilir, yaz başındaki değerleri değişmiş olabilir (belki de yeni mama nedeniyle). idrar ve kan tahlili yaptırmakta fayda var.
- kısırlaştırılmış da olsa mart yaklaşıyor, içgüdüsel olarak ya da sokaktaki diğer kedilerin bıraktığı kokular nedeniyle heyecanlanmış ve ikinci bahar yaşıyor olabilir. havaların sıcaklığına bakılırsa yalancı bahar yaşıyoruz hatta şu günlerde. lodos çarpmıştır belki, insanları etkilediği gibi hayvanları da etkileyebilir.
- belki yeni mamanın kalorisi (ya da başka bir şeyi) eskisine göre daha fazladır ve enerji vermiştir, biraz oynayın koşturun, enerjisini atsın yavrucak.

ikisi içinde mevcut virüsler var ve antivirüs programları da var. yazılamıyor diye birşey olamaz. pek tenezzül etmiyorlar sanırım virüs yazan kişiler. etkilemek istedikleri kitleler genellikle windows kullanıcısı. asıl sebebin bu olduğunu tahmin ediyorum.

pazar payları, pasta dilimindeki payları windowstan çok küçük olduğu için çok tenezül etmiyorlardır bence.. yoksa unix'ler için virüslerde var, görmüştüm.. ama windows için yazılanların yanında devede pire kalır.

ff nin ie den daha az virüs çekmesinin sebebiyle aynı. ie nin pazar payı oldukça büyük. kendini tatmin etmek isteyen hackerlar genelde ie nin açık portlarına göre virüs düzenler-di. şimdi ffnin kullanımı ve açıkları arttı.
mesela söylenti doğruysa alman askeri kuvvetleri, mit'imsi oluşumları (adlarını bilmiyorum) ie kullanmazlarmış. kendi yazdıkları bir program kullanırlarmış. neden? normal internet kullanıcısı bu dışarıya kapalı programı inceleyemiyor, ona göre program düzemiyor...

Bu tamamen kullanılırlık ile ilgili, hem macos hem de linux/unix türevleri virüse açıktır. tamamen odak meselesi. Takip edenler bilir geçen sene macworld'de saatler içerisinde uzaktan leopard'a yönetici yetkisi ile girilmişti. Yani şimdi virus programı kullanılmaması fazla tehtid altında olunmamasından kaynaklı.

mac os x veya linux sürümleri, fark etmez, herhangi bir unix sisteminde değişiklik yapabilmek için root olarak (admin'den de önceki aşama) log in olmak gerek. virüslerin veya diğer zararlı içeriklerin amaçlarına ulaşmak için root'ta çalışmaları gerek. unix'de böyle bir account yoktur, özel olarak yapacağınız işlem için sistem sizden izin ister. bu da @mrtksn'ın dediği gibi virüsü sizin tıklayıp, root şifresini yazarak kurmanız gerekiyor. en işlevli anti virüs programı olan siz kullanıcılar ise "hot paris hilton pictures.jpg" gibi bir dosyaya tıklayınca resimleri göstermek için niçin root şifresini istediğini bir düşünüyorsunuz ve "hadi lenn" diyip siliyorsunuz.

(macintosh'ta bu aşamaya bile gelemezsiniz, çünkü "bu sefer de root olarak log in olayım" seçeneği apple firması tarafından itinayla bertaraf edilmiş. makineyi kurarken root'a ulaşma özgürlüğünü talep edebilirsiniz. onun dışında elinizle kuracağınız her virüs ancak home directory'nizi piç edecek, sistem işler vaziyette kalacaktır)

ayrıca unix'ler permission üzerinden çalışır, windows gibi direkt executable içerik zordur, vs vs... şu link'e bakın, biraz uzun ama architecture farkını iyi açıklıyor:

www.theregister.co.uk

no avalon ve mrtksn tarafından yazılanlara ek olarak,

linux, firefox gibi yazılım ve sistemler açık kaynaklıdır. hatta bazıları çılgıncasına özgürdür de. bu sebepten, araya gizlenen kötü niyetli bir şeyi görebilmek pek de zor olmaz. güvenlik açıkları da kolaylıkla tespit edilebilir. yani işi çok zordur virüs yazmaya kalkışanın.

bende ek olarak birşeyler yazayım.1-2 sene kadar önce ortamlara bir virüs düşmüştü.platform bağımsızdı yani hem windows da hem linux de çalışıyordu.tabi hürriyet felan gibi alakasız yerlerde bile haber olmuştu.bu olay duyulduktan 5-6 saat sonra bizzat linus torvalds abimiz o anki kernel için bi yama çıkarmıştı ve birkaç saat içinde de tüm dağıtımların depolarında yerini almıştı.yada gene 1 sene kadar önce ubuntu da yapılan bi güncelleme sonunda bi hatadan dolayı (root haklarıyla çalışan bi programdı tam hatırlamıyorum) sifreyi basit bi text dosyasına kaydettiği fark edilmişti ve aynı gece içinde gelen bi güncellemeyle olay çözülmüştü.yani kısaca açık kaynakta bir sorun olsa bile fark edilmesi ve düzeltilmesi çok daha kolay ve hızlı.artı @no avalon un dediği gibi bi resme yada başka bi basit bi dosyaya bulaştırılmış virüs kendini çalıştıramaz.yani unix camiyasında bu kadar az aktif virüs olması yanlızca kullancı sayısıyla açıklanamaz.

büyük otellerin içinde oluyor genelde. o şekilde araştırsanız? hiç yoktan iyidir ve yabancı dil sıkıntısı da yasanmaz.

(bkz: Eynebey hamamı)

Bir de Hamamönü'nde Karacabey hamamı var. İkisini de tavsiye ederim ama bayan bölümlerini bilmiyorum haliyle. Bu arada bu iki hamamda da yabancı müşteriler sıklıkla bulunur. Büyük otellere de genelde tek günlük girilmiyor.

araba falan varsa, kızılcahamam'da (adı üstünde) alası var. şehir içinde bilmiyorum maalesef.

@bordeaux, dedeman'da varmış. ama arkadaşım hamam kültürünü merak ediyor bir de otel hamamları bazen şifa niyetine minicik olabiliyor ama bakıcaz artık. teşekkür ederim.

@paranormal, eynebey'le ilgili sadece kadınlara hizmet verildiğini okudum. ama yazdıklarınızdan sonra karacabey'i tavsiye edicem galiba. teşekkürler.

@kızılcahamam uzak onun için şehir içinde bir yer olmalı. yine de sağolun.

dünyanın en iyi kaplıca suyu Haymana'daymış. ama sonra bi ara yalnız başına git. Kızılcahamam'da tesisler güzeldir, ama yine sonra bi ara yalnız başına git. en iyisi karacabey hamamıdır; kötünün iyisi diyebilirim.

@jirki,tavsiyeler için sağolun ama ben gitmeyeceğim.
karacabey'e bir git bak içine sinerse gir onun dışında oteller var diyeceğim arkadaşıma.
ne dertmiş koskoca şehirde adam gibi bir hamam bulamadım.

geçen cumartesi günü hiçbir trafik problemi olmadan gitmiştim. yaklaşık 45 dakikaydı yani. 16.10 gibi binip 17 gibi inmiştim.

trafik varsa 60-80 dakika, sabahın 04:00'dünde 30-40 dakika.

Evet 45 dakika ama Havaşla değil, yine aştiden kalkan belediye otobüsü ile gidersen 10 ytl havaşa vermek yerine 3 ytl'ye gidebilirsin.

defalarca gittim(en son 20 gün önce), trafiğin en yoğun olduğu zamanlarda maksimum 60 dakika. yine de havaş otobüslerinin köy otobüsünden farkı yoktur; bazen müşteri az olunca otobüste arıza var deyip 10 dakika rötar yapıyorlar. işini garantiye al, kalkıştan 3 saat önce aştide ol.

doktor adı veremem ama ben 2-3 yıldır kudret göz'e gidiyorum çok memnunum.

ilgi göz/kbb hastanesi var balgat'ta. sgk'nız varsa fark 10 lira mı ne, sudan ucuz.

akay hastanesininki de iyidir, annem kullanıyor çok memnun.

gecen gun birisi daha sormustu,

Op. Dr. Figen Yamanoğlu
Tunalı Hilmi C. 90/12
Çankaya, Ankara
Tel : 312 4269484

gecende mahalle arasindaki elektrikcide gordum valla, adi da "dogalgaz kacagi alarmi" idi :)

onun disinda yapi marketlerde (koctas, bauhaus vs) bulunyor.

Bu arada doğalgaz kaçağı haber veren cihazla karbonomonoksit kaçağı haber veren cihaz aynı değildir bilginiz olsun. Karbonmonoksit dedektörü ve doğalgaz dedektörü diye aratın.

Burada var, 30 lira :

www.hizlial.com

Doğalgaz kaçağını kokudan hemen farkedebilirsiniz zaten, onun için özel bir alete gerek yok. Ama karbonmonoksit kokusuz ve renksiz olduğundan zehirlenmeye başlayana kadar farkedilmiyor, onun için bir cihaz iyi olur tabi.

bu aletler ucuz baya, bunların ex-proof olanlarını kullanmak gerek asıl. onlar fiyat ve ebat olarka daha pahalıdır. lakin bi gaz kacagı durumunda tehlike olusturmazlar(patlama catlama gibi, elektrikle calısıyorlar neticede) lakin ev içinde onca cihaz varken ex-proof a gerek yok. kalite marka istiyorsan drager var honeywell var msa var japon bi marka(novel teknik diye bi yer tr temsilcisi) daha vardı. iletisim bilgileri fln google da direk aratırsan markaları bulursun. lakin bunların fiyatları yuksek gelebilir.

eğer tıkırtılarla beraber, bir yerlerden su akıyormuş gibi sesler de geliyorsa; büyük ihtimalle buzdolabının dondurcu kısmı arıza yapmıştır.
duvara çok yaklaştırdıysanız ya da arkası nispeten sıcak bir yüzeye bakıyorsa, bu sorun sıkça tekrarlanır.

kompresor hararet yapiyor olabilir

10 yasin ustundeki buzdolaplari yavastan oflamaya puflamaya basliyor, @punkertifo'un dedigi gibi su koyveriyorlar. bu kadar erken basladiysa oflamaya, ters giden bi$i vardir. etrafinda firin, ocak gibi seyler olmadigindan emin olun.

eger su yeni tip buzdolaplarindansa (buz hazneli mi, kendini temizleyen mi ne), korkmayin buz kiriyordur. annemde var, hoplayip zipliyordum ki boyle dedi.

tahminen
servis gelir bi ses yok der. baya bir uğraşırsınız en sonunda bakmaya razı olur. bir şeyler yapar eder düzeltir mi düzelmez mi bilinmez. düzelmezse daha yetkili kişilerle muhattap olmanız gerekebilir. en sonunda hiçbir şey yapılamazsa da servise gönderilecek olursa size teslim süresi yasal olarak 30 iş günüdür. (muhtemelen 6 hafta)
ses gelmesi normal değil tabi, mecburen bir servis çağırmanız lazım.

saçma gelecek ama, ısınıp soğuyarak genleşen plastik parçalar o sesi çıkarıyor. eğer çat-çut gibi kısa sesler ise, genleşip daralan plastik parçalar birleşim yerlerinde böyle sesler çıkarıyorlar.

eve gelen servis elemanından aktarıyorum.

Koy kuru mamayı, bekle. İkinci gün büyük ihtimalle seve seve olmasa da bir şekilde yiyecektir.

devamli balik yemek karaciger bi seysi yapiyormus kedide. kuru mama alin, illaki acikinca yiyecektir. bizimki de peynire falan burun kiviriyordu, mecbur kalinca yedi. nabiyim gece yarisi mama mi yaratayim sana esek sipasi dimi?

balık yerine kuru mamayı önüne koyun 10 15 dakka bekleyin yemezse kaldırın(unutmayın sakın kaldırmayı) bir kaç gün böyle tekrar edin sonunda yiyecektir.

ben de köpeğime öyle yapmıştım. mamayı koy kalsın açlıktan yicek nası olsa falan diye. kabındaki mamasını 3 gun falan azar azar yedi onu da avucumla verdim elimden yedi. Bizim anlamadıgımız göremedğimiz bir şeyler var demek ki. sonra başka bir mama aldım özüne döndü deliler gibi yemeye başladı.
gerçi sizinki balık dışında hiçbir şey yemiyor demişsiniz. balıklı kuru mama falan deneyin bence. veya kuru mamanın içine balık tiftikleyin böyle lapa olsun, balığı yerken kuru mamaları da yiyecektir. birkaç seferden sonra sdaece kuru mamayı koyun bakalım belki işe yarar.

bunun bir çözümü var. balığı nasıl veriyorsunuz bilmiyorum ama ya balığı ya da suyunu kuru mama ile karıştıracaksınız. o şekilde kuru mama yemeye alışacak.

başka yolu yok.

kuru mamayı yemeye mecbur bırakmayın kedimin 2 gün bişi yemediğini biliyorum. alıştıra alıştıra vermek mantıklı görünüyor.

"mecbur yer" pek tutmuyor. nazli bir hayvansa sansin yok. bizimki bir hafta ac dolasti, yetmezmis gibi "acim" anlaminda miyav miyav inletti ortaligi.

kediyi yedigi bir seyden vazgecirip digerine alistirmanin en gecerli yolu, sevdigi yiyecekle sevmedigini karistirip sevdiginin dozunu gun be azaltmaktir. burada konu baliksa is daha da kolay cunku suyu da var baligin. kuru mamanin ustune dokun, bir de oyle deneyin.

tek cesit beslenme hicbir canli icin saglikli olmaz...

@bira sisesi kapagi
ahaha kırdın geçirdin duyuruyu! nerden buluyorsun bu lafları bilmiyorum. ilahi.

geri kalan cevaplar için teşekkürler.

Aynı problem benim kedimde de vardı, yavruyken ben alana kadar sadece konserve ton balığı ile beslemişlerdi başka bir şey yemiyordu. 15 gün yemek yemediğini bilirim ton balığı vermiyorum diye. Yazmaya üşendim devamını, sözlüğe yazmıştım zaten (bkz: #11074259)

Bak canım kardeşim benim öğrencilik yıllarımda bu verdiğin değerler normal olarak kabul edilirdi yani 15 yıl önce felan. o zamanlar piyasada hiç bir kolesterol düşürücü ilaç yoktu!! sonra 10 yıl önce felan bir anda piyasa statin grubu dediğimiz kolestrol ilaçları ile doldu ve bu değerler bir anda yeni referanslarda düştü. yani şu andaki referans değerlere göre senin kan kolestrol seviyen yüksek ve risk grubunda değerlendiriliyorsun. Ama 10 yıl önce bu değerler normaldi. Bilmem anlatabiliyormuyum!! sana ek bir bilgi olarak kolestrol düşürücü ilaçların dünyadaki satış rakamları geçen yıl 20 milyar usd seviyesinde idi!!! sence bu pazarı dahada büyütmek için önümüzdeki yıllarda total kolestrol değeri normal seviyesi 120 olur mu? 42 yaşındayım,mesleğim bu, kolestrol değerlerim sizinkine benzer, hergün sizin gibi bir çok hasta görüyorum ancak kolestrol ilaçlarının güvenilirliğine tam anlamı ile inanmadığım için bu ilaçları kullanmıyorum ve hastalarıma tavsiye etmiyorum.!!! Meslek etiğinin gereği daha açık yazamıyorum ama kelimelerin arasındaki anlamları çıkaracağınıza inanıyorum.!!!

bu degerler icin hemen ilaca sarilmana gerek yok. benimde o civarda cikiyor. kucuk capta diyetle ve biraz hareketle kolestrolu dusurebilirsin. kolestrol kiloyada bagli. eger kiloluysan biraz zayiflamakla ise baslayabilirsin. ayrica 2-3 ayda bir ölcdür. hayvansal yag ve kirmizi eti azaltirsan hemen dusuyor. ilac 250 den sonra tavsiye edilebilir.

aslında kilolu değilim boyum 1.84 kilom 90 bu arada ilaç aldım (hasanikisalakosmandört)hak verdim doğrusu.bir kutu ilaç 68 tl..yani büyük para.arkadaşımızın teorisi sanırım doğru:) sioxis senin dediğim gibidoktor 3 ay ilaç kullanıp tekrar kan testi yaptırarak gelmemi istedi bu arada birde efor testi istedi benden gittiğim hastane özel hastane 400tl istedi efor testine.sizce yaptırmama gerek varmı??

bana da 250 kusur cikmisti, doktor dedi ki:"risk grubusun. istersen ilac veririz, ama unutma bu ilaclar bir seyi duzeltirken baska bir seyi bozar (karacigere mi ne zarar verme ihtimali varmis). simdi az diyet bol hareket ve kardiyolg ziyaretiyle seni saliyorum"

isin komigi 10 sene oncede ayni cikmisti kolestrol, kimse yuksek dememisti. ilac sirketlerinin bir oyunu olmasindan supheleniyorum butun bunlarin.

ben doktor degilim, ama omur kullanacagini dusundugum bi ilaca baslamadan birkac doktor daha gorsun seni derim.

not: gidici degilsin dostum, kalicisin :)

edit: @h2so4, bende etik de yokmus yav, doktor aynen boyle anlatti bana...:)) hangi organa zarar verebilecegini tam hatirlamamakla beraber "birak kalsin" dedirtecek bi$iydi

1 kilon 90 kilolusun
2 diyet ve egzersiz ile bu değerlerini normale çekebilirsin
3 diyet ve egzersize uyumsuz bir tip gibi göründüysen doktor sana ilaç yazmış olabilir.

odtu'de 1. yurt var. kiz yurdu. misafir kabul ediyorlar(di) en son.

+90 312 210 27 40

bu yurt mudurlugunun telefonu. denemekten zarar gelmez. elimden gelen budur :)

öğretmen evi?

ankarada bi sürü öğretmen evi var.hangisi iyi mesela.kızılay civarı olan hangisi?

elektronik alma, tutarsız sonuçlar gösterebiliyor. daha da ötesi, bozulması durumunda tansiyonunuzu yanlış öğrenmiş olabiliyorsunuz.

eski model tansiyon aletlerinden şaşma derim.

en iyi marka erka'dir. hastanelerin acil servislerinde dahi kullanilir. eski usuldur, steteskopla falan calisir ama dijitaller illa ki sacmalar, bu hep dogruyu gosterir. fiyati epey tuzludur. ancak ciddi bir tansiyon hastaniz varsa, en guvenilir budur.

dijital alacaksaniz omron'u overler.

deckard'a kesinlikle katılmakla beraber alacaksan da braun al derim. en sağlıklısı oymuş yine. ama dediğim gibi doktorların da hiç tavsiye etmediği ürünler bunlar.

deckard a ben de kesinlikle katiliyorum. yalniz bile yasiyorsan; klasik tansiyon aletleriyle de kendi kendine olcebiliyorsun tansiyonunu.(benim aklima takilmisti da bu:)) ayrica su ana kadar hicbir hastanede kimsenin eloktronik tansiyon olcme aletini kullandigini gormedim. bi bildikleri vardir heralde.

braun'u tavsiye etmiyorum. oldukça tutarsız sonuçlar verebiliyor.

braun u ben de tavsiye etmiyorum.benim tansiyonum düşüktür genelde,düşük tansiyonu ölçemiyor bu meret.hiç daha 1 kerede öğrenemedim tansiyonumu.

tagger bir program arıyonuz kanımca. onlar da paralı oluyor. böyle şarkının bütün bilgilerini (albüm adı, kaçıncı şarkı olduğu, şarkı adı, senesi, genre'ı gibi o bütün boşlukları doolduran program)

Ben id3tag'leri düzenlemek için musicbrainz picard kullanıyorum. Bedavadır kendisi. Şurdan indirin:
musicbrainz.org

Bu programın Last.fm Tags adında bir plugin'i var. Adından da anlaşılacağı gibi lastfm tag'lerini genre olarak mp3'lere koyuyor. Nefis yani.

Ek olarak Cover Art Downloader plugin'ini de tavsiye ederim. Albümün cover resmini bulup, albüm klasörüne koyuyor. Bu da nefis.

Pluginleri indirmek için:
musicbrainz.org

buna benzer birşey belimde çıkmıştı yıllar önce. doktora gittim, antibiyotik verdi, geçti. ama tabi bu senin doktora gideceğin gerçeğini değiştirmiyor...

@want2die
yağ bezesi bir arkadaş da demişti, annesinden almışlar gayet basit şekilde(onun boğazında mı ne varmış gerçi).
kanser manser ne dedin sen yaws,
(bkz: hakkını helal et ekşi ailesi)

@want2die
babamin göbeginde de 8-10 tane misket ile ceviz büyüklügü arasinda yag bezesi var böyle.
aciklama bekliyoruz. emin misin? kaynaklarin güvenilir mi?

dostum fıtık olabilir. bastırdığın zaman parmağın karnına doğru giriyorsa, orda bir delik varmış hissi uyandırıyorsa muhtemelen fıtıktır. kendi etrafında dönüyor demişsin, eğer fıtıksa ve kendi etrafında döner ve damarları sıkıştırırsa müthiş bir ağrı ile acile yetişmek zorunda kalabilirsin.

oynama dostum... yag bezesi, kil dibi bezesi (bu da yag bezesi sanki, neyse) falandir. doktara gitsen bes dakkada halledilecek seyi ovalaya ovalaya patlatip ciddi ameliyatlik olan bir dostum vardi (aynen dedigin gibi, 'aaa bingil bingil negzel' tepkisi vardi). o gun bugundur ellemeden direkt doktora....

hakkaten ovalama!!! elleme bak, bozusuruz :) doktor amcaya dostum ...

bakımı farketmiyor, birbirlerine alışırlar, hiç durma , al : )

ben 3 tane baktım arkadaşım, bakımı fark etmiyor diyemem, ama 2ye bakan 3 e de bakar sanki. ama eziyetli oluyor, üçü birden oyun oynuyorlar, ortalık birbirine giriyor dicem. lakin sen bunlara alışkınsındır. al derim ben, hem böylece nirvanaya bi adım daha yaklaşırsın.:)

yavru olanı eve al, diğer ikisini sokağa koy. hem daha şirin bir kedin olur, hem bakımı kolaylaşır. :P

iki köpek var bizde gül gibi geçiniyorlar; öyle kyamadığım yavru falan görsem ben de alırım herhalde.

birinden duydum işin sırrı kedi sayısı kadar tuvalet, kedi sayısı +1 su kabı imiş.

bakimi farketmez, cok da eglenleceli olur televizyon falan acmaya gerek kalmaz. ama bir kac hafta baslarinda durun, kediler territorial hayvanlardir (soylemeye gerek yok :)). kucuk gorup fiziki olarak hirpalayabilirler. bizim bi tanesi oyleydi. digeri babalik yapmaya baslamisti direkt. bir tek tuvaleti $u buyuk ustu kapakli olandan alin, duacim olursunuz:) su kabini da ofis hayrati seklinde olanlardan bulun, tamamdir...

alin iste yav, iki tane varmis uc olsun, three is a charm :) uhu uhu ben de sadece bi tane var simdi, cok territorial :(

bunu sen mi soruyorsun? hahahaha.

al, al hemen al. hiç durma.

www.cfcu.gov.tr
adresi az da olsa yardımcı olur sanıyorum. özellikle sağdaki hibe arama kısmında çeşitli hibelere ulaşabilirsin.

ulusal ajans web sitesinde gerekenleri bulabilirsiniz.

www.ua.gov.tr

teşekkür ederim arkadaşlar güzel kaynaklar.

yine de daha önce bunu yapmış birileri de soruyu görürse çekinmeden cevaplasın isterim.

her projenin (hibe projesi) cagrisinda gerekli olanlar yazar (program cografi sart, konu sarti, partner sarti, ab ile ilgisi sarti vs.). bunlar projeye ozeldir, iyice okuyun anlayin onlari. basvuruda doldurmaniz gereken formu (proposal) anlatildigi sekilde doldurun. mesela uc sayfa diyorsa bes sayfa yazmayin, okunmuyor. proposal'da her bir basligin puan degeri var. kendinizi cok iyi anlatmaniz, projenizi guzel temllendirmeniz lazim. becerinize gore topladiginiz puanlarla siraya dizilirsiniz, allocate edilen para bitene kadar herkese dagitirlar. ha, butceyi sisirmeyin. hatta en iyisi bu isi (proje hazirlama) profesyonel olarak yapanlar var, onlara hazirlatin.

proton pompasi inhibitorudur. sabah veya aksam fark etmez, ama illa ki ac karnina alinmasi gerekir. cok agrim olursa doktorum sabah-aksam iki tane alabiliecegimi, ama bu durumu cok abartmamami soylemisti. yoksa famodin yazarim demisti. bi ara -ozellikle tedavinin basinda- sabah aksam ictim.

Bu durumu doktoruna bildirmen, ona danisman mumkun degil mi? En iyi yol bu olacaktir cunku.

yatmadan 15 dk.once alabilirsin.Ama sabah aksam alma sakın ciddi yan etkileri olabilir.Gençsin libidon lazım sana :)

benimkini (ayni model;)) ameliyat ettirdikten 2-3 gün sonra saklandigi dolaptan cikti. Yemegini ve suyunu yavas yavas icmeye basladi. Hormonlarinin altüst olmasiyla ilgili bisiyler olabilir. Daha cok psikolojik bi sorunmus gibi geldi..

yazık ya yapmayın böyle şeyler hayvanlara..

yazık da; annesi bunu doğurduğunda 1 yaşından küçüktü. doğumdan 2 hafta sonra emzirirken öldü. veteriner: 'bünyesi dayanmamış' dedi. bu da aynı annesi gibi minyon bişey. evim de zemin katta ve mart yaklaşıyo malum. kaçınılmazdı yani.

kazak emme sebebi odur, yani annesinin az emzirmis olmasi. kediniz omru boyunca kazak corap yumusak ve tuylu ne bulursa emecek :)
ameliyati atlatir, canavar gibi olur yakinda

narkoz etkisi ile garip davranabilir kedi ama bu geçer. iyi yapmışsınız çünkü kediler fıkralardaki gibi sadece mart ayında kızgınlığa girip çiftleşmez, 2-3 ayda bir kızgınlığa girerler ve her dönem yavruları olabilir.

ehem, gastroentereolog? gercekten de, yedigin bi$i hafiften bozulmus olabilir, gastrit sinifindan bi$i olabilir, safra kesesi ta$i bile olabilir. hicbir sey olmayabilir.

su an ferahlamak icin metsil (cigneme tableti) ve pankreoflat (hap) onerebilirimgaza iyi gelir. bulantiya karsi da metpamid mi ne vardi. devam ederse doktor ama...

2 maden suyu çak, yarım saat içinde rahatlamazsan doktora git.

buyuk ihtimal degildir ama ben yine de sorayim; apandist olmadigindan emin misin? ozellikle soruyorum cunku mide bulantisi ve gaz uretimi onemli belirtilerindendir, diger belirtiler icin nete bir bak derim ben.

yok apandist konusunda uzmanlaştım denebilir değilim. ama biraz geçti gibi maden suyu olayına girim şimdi belki toptan kurtulurum. teşekkürler.

İlaçlara genel olarak karşı olmama rağmen dayanılmaz bir hal alırsa durum emedur tavsiye ederim. Hayatta kullandığım iki ilaçtan birisidir. (Diğeri de cırcır olma durumları için lomotil)

ne yediysen dikkat et bi daha aynisini yeme...

hamilelerde de çok oluyor bu durum. Yani bilmiyorum, tanımıyorum, kusura bakmayın ama aklıma geldi öyle.

Bir de doktora gitmek şart bence.

"guclu ekonomiye gecis" programinin basarisi ortada :)

odevinizin konusu bilmiyorum, yanlis sorulara dogru cevap bulunmaz onu biliyorum. enflasyon netice itibariyla bir semptomdur, gripken atesin cikmasi. gribi mi tedavi edecez, yuksek atesi mi?

tasit tutmasi var mi?

ben de fps oynayamiyorum bu olaydan ötürü, hatta eskiden wolfenstein oynarken cikarmaya ramak kalıyodu (tekdüze dönen grafikler daha da tetikliyo velhasıl). bende miyop ve az miktarda astigmat var ama bundan kaynaklandığını pek sanmıyorum.

yok taşıt tutması. şehiriçi, şehirlerarası, karada, havada, suda gidip gelirim.

bu konuları en iyi tuncay biliyor, tuncay'a sordum. vertigo'ymuşsunuz. uçak kullanmayacakmışsınız bir de. ciddi dedi. ama bir şey olmazmış. tıp çok ilerlediği için dedi.

e kaldık mı şimdi vertigo vertigo. vay be.

tuncaydan sonra sözlükteki başlığına baktım da vertigonun, orada hep korkuya bağlı demişler. korkmayın öyle değil, sallamışlar. iç kulağa bağlı bir şey. yani mide bulantısı da bana kalırsa "görüntü dönerken" sanki gözümüz kulağımızın arkasına kaçacakmış gibi oluyor ya, ondan olsa gerek.

tuncay kim yau?

fps oynarken bana da oluyor arada

quake oynarken bende de oluyordu. yarım saat oynadıktan sonra mide bulantısı, baş dönmesi.
uzun ara sonrası cs falan denedim, onda da aynı şekilde dağıldım. artık hiç denemiyorum fps.

sol göz baya bi bozuk. diğeri sağlam. gözlüklü, gözlüksüz fark etmiyor.

refresh rate le alakası olabilir mi acaba?
crt mi? kaç hz ile kullanıyorsunuz?
da oda mide bulantısı değil baş ağrısı yapar işin aslı.

fps oynarken mouse hassasiyetini arttırdığımda oluyor bende de.

çok duygulandım be..

1. evet

2. wii'yi unutun, kocanız oyun indirmeyi falan biliyorsa xbox iyi bir alternatif

3. kocanız şu anda ne oynuyor?

4. nerden ucuzsa oradan alın, ben mediamarkt severim yalnız.

1-) muhtemelen evde taklalar atar. köşedeki vazoya dikkat.

2-) xbox360/wii/ps3 bunların hepsi oyun konsolu. wii'nin çizgisi diğerlerine göre farklı. kocanızın oturup oyun oynamasından çok böyle aile aktivitesi olarak kullanabileceğiniz bir hede. xbox360 da yurtdışından getirebilirseniz alın, türkiye'den alacaksanız 3 ışık sorunu falan var, oyun sektörüne yıllarını vermiş adamlar uzun araştırmalar sonucu sorunsuz xbox 360'ı bulur ve alır. bence siz ps3'ten vazgeçmeyin.

3-)hep derim (bkz: uncharted drake s fortune)

4-) mavi bilgisayar iyidir.

desdinova ,
çok cahilce gene tarif edeyim oynadığı oyunları ,

bi oyunda bi adam var canavarları öldürüyo , chapter atlıyo filan, onu bitirdi en son yenisi çıkacak diye bekliyordu. Bilmiyorum adventure oyunlar oluyor heralde.
bi de futbol filan oynuyodu galiba

bunlara göre naapsam, ne alsam oyun olarak ?

Kız arkadaşım umarım seneye evlendiğimizde evrilir ve sizin gibi olur :)

1) PS2 sahibi olup da hediye gelecek PS3'e sevinmeyecek erkeği boşayın zaten :)
2) PS3 candır. Bu oyun konsollarında her birinin kendisine hoş oyunları olsa da PS3'ün skalasında çok daha kaliteli yapımlar var.
3) littlebigplanet ile hem kocanız hem de siz muhteşem zaman geçirebilirsiniz sanırım. son zamanlarda bu kadar yüksek puan alan oyun görmemiştim. Ayrıca internette oyunları takas edebileceğiniz arkadaşlar bulabilirsiniz.
4) benim de tercihim mavi bilgisayar'dan yana.

xbox360 alın derim malum sebeplerden dolayı. atik elektronik var kadıköyde onlar her türlü servis veriyor.

kafadan bi pes 2009 ekle futbol oynuyosa...

Merhaba,

1- Benim eşim bana PSP almıştı (portable olan) ve hakikaten işe yaradı. Saygınlığı arttı, sevgim iki katına çıktı! Bu kararınızdan ötürü tebrik ederim.

2- PS3'ün diğer alternatiflerinden farklı olarak üzerinde Bluray oynatıcı var. Dolayısıyla sadece bir oyun makinası değil, aynı zamanda HD film izlemeye de izin veriyor.

3- Oyun olarak PES 2009 alabilirsiniz. En iyi futbol oyunudur. Savaş oyunu olarak da God of War tavsiye edilebilir.

4- Bakırköy'de Khalkedon var. Kesinlikle tavsiye ederim.

wii ilk başta eğlencili oluyor ama sonra grafikleri çok bayıyor,sorunsuz bir xbox bulmanız konsollardan anlamayan birisi için çok zor olur.ps3 candır ama oyunları da çok para 120 den başlıyor diye biliyorum.
futbol tutkusu varsa oyun olarak da pes2009 tabi ki.
teknosadan boş dvd bile almam,bimeksi tercih ederim
ekbilgi:
dayım ps3 sahibi olduğunda "bana kuma geldi,adam yüzüme bakmıyor" demişti yengem.

alinacak oyun olarak ; sanırım resistance:fall of man'i bitirmiş, şimdi de resistance 2 çıktı onu bekliyor olmalı. ama littlebigplanet i de düşünebilirsiniz, gerçekten kadın erkek yaşlı çocuk herkese göre bir oyun ve süper de eğlenceli.

evet oyunları pahalı ama ikinci eldir, kaçak getirme filan ucuza da bulunabiliyor istenince.

wii bayıyor tavsiye etmem, x360 da düşünülebilir ancak ps3 ün blu ray okuyucusu olma özelliğini de unutmamak lazım, daha kaç seneler götürür ps3. iyi bi yatırım bence.

not: ps3 oynamak için hd destekli bir televizyonunuz olması gerektiğini belirtmek isterim. eğer yoksa yanında bir de bundan almanız gerek. :)

bi kere pes 2009 alın her erkek futbol sever (tabi istisnalar filan saymazsak) , pes 3 iyidir , hoştur fakat lcd televizyon olduğu zaman daha iyi görüntü alırsınız aman dikkat.

ps3 icin HD destekleyen bir TV gerekli degil. Olursa cok daha iyi tabi, ama olmamasi demek ps3'u kullanamayacaginiz anlamina gelmez.

@wpi:

hmm evet yanlış biliyormuşum...

40 GB kötü değil onu da alabilirsiniz fark etmez. eğer eşiniz ps3 ün içine film atmak isterse falan fark edebilir ama onun da çok gerekli olacağını sanmıyorum. 80 olursa daha iyi olur tabi ama olmazsa da hiç canınızı sıkmayın. bir oyun kaydı yaklaşık 2 gb falan tutuyor kocanız 20 adet oyun oynarsa zaten boşanacağınıza göre 40 gb gayet yeterli olur.

Cevaplar için herkese çok teşekkürler.
Salonun ortasında kenarında yazan HD'nin ne anlama geldiğini 1 senedir anlamadığım bir plazma var zaten, en azından artık radyasyon kusmaktan başka bir işe yaramış olur..

Son olarak dostlar , bu 40 GB nedir, 80 nedir, hangisini alsak, fazla para vermeye değer mi ? bi de bu konuda bana yol gösterseniz çok iyi olacak hakkaten.

oldboy ; naaptın sen ya...:) vazgeçicem şimdi bir oğlan çocuğunun en mutlu yılbaşısına sebep olcaksın :)

"bigger is better"cı değilseniz 40 gb yeter.
oyun olarak assasin's creed diyecem (bende ps2 var, içimde ukte kaldı ühü hühü)

littlebigplanet alin yaninda.

yoksa basina eksirsiniz benimle hic ilgilenmiyor diye - adam iki arada bi derede kalir. hem guzel oyun hem siz de alisinca eglenerek oynayabilirsiniz.

hem no avalon nickli kullanıcı arkadaşıma bir cevap niteliğinde olacak hem de size.
40lık ve 80lik ilk başta sadece harddisk boyutu olarak görünebilir ancak donanım olarak farklar bulunmakta. 40gb lık ps3 üzerinde 2 usb portu bulunmakta sadece 1 adet sixaxis gamepad ile gelmekte ve ps2 oyunlarına ne yazılımsal ne donanımsal olarak destek vermekte. 80gb lık olana gelecek olursak eğer ps3 orjinal ise yani türkiye şartlarında bulunan yurtdışından getirlmeyen ise yeni sürümdür diyebiliriz kesin olarak bunun ne gibi özellikleri var? 4 adet usb portu vardır üzerinde ayrıca kart okuyucu bulunmaktadır bunun yanında donanımsal olarak ps2 orjinal oyunlarına destek vermektedir. hadi bunların hepsini geçebiliriz fakat yanında dualshock 3 yani titreşimli gamepad gelmektedir hem sixaxis hem titreşimli bu şekilde ben olsam 80gb lığı alırım ama derseniz benim için ps2 oyunları falan önemli değil (ki elinizde ps2 varmış muhtemelen chiplidir ama olsun) 4usb portu veya kart okuyucu önemli değil parasıyla dğil mi 100 milyon verir dualshock 3 gamepad alırım buyrun ancak geçen gün mavibilgisayrda görüdğüm fiyatlar ps3 40gb 931ytl+kdv ps3 80gb 1131ytl+kdv şeklindeydi.

evet jexx haklısın işte yine bir sony işgüzarlığı maliyeti kısmak için bazı bilinen özellikleri çıkarmışlar bu durumda yazmış olduğum 4usb kart okuyucu ve de ps2 desteği yok olmuş olyor ancak hala elimizde dualshock3 destekli bir gamepad olacak :) neyse kusura bakmayın dikkatsizliğimin ürünü olmuş.

@winniethepooh, tamam i$te, "bigger better" olayi :))
4 port (bazilarinda yok, sanirsam bunlar piyasada satilmaya devam ediyor) veya card yuvasi bana hep fuzuli gelir. niye dersen, oyun konsolum oyunlari oynuyor mu, filmleri gosteriyor mu, save ediyor mu, kisacasi ana fonksiyonlarini yerine getiyor mu? gerisi teferruat. bu durumda benim yaklasimim iki aletin performans farkina bakmak, bu farkin olasi etkilerini degerlendirmek olurdu. bi de dualshock da kazik atmaya calisanlar var, koymuyorlar icine...
ornekliyorum: bimeks'de 40gb sixaxis'li ps3 1,047, sixaxis'siz 80 gb 1,240 bi$i. teknosa sixasis icin fark istiyor, vs. maalesef bu konuda standart yok, illa ki arastirmak lazim.

- Ps3 e sevinmeyecek bir erkek normal değildir, PS2 si olan bir erkeğin sevinmemesiyse hiç normal değildir.

- Wii de güzel oyun bulmak çok zor, XBOX ise fazla oyun oynayan birini kaldırmayacak bir alet çünkü ısınmadan dolayı aletin içi eriyor ve bir süre sonra tamir edilemeyecek şekilde bozuluyor. Bu aletin Türkiye'de garantisi olmadığı için de xbox elinizde patlar. Ayrıca xbox ta online oyun oynamak için her ay belli bir para ödemek gerekirken ps3 te bu bedava. Siz ps3 den şaşmayın. En azından bir arızası çıkarsa arkasında teknik servisi var.

- Oyunlar için yurtdışı sitelerine bakmanızı öneririm. www.shopto.com ya da www.sendit.com gibi sitelerden Türkiye'de 180 liraya satılan oyunları kargo dahil 80 ytl ye getirtebilirsiniz. Eğer eşiniz futbol oynuyorsa bir adet pes 2009 kesinlikle almanızı öneririm. Action ya da daha açık bir tabirle hikayesi olan, bir karakteri yönettiğimiz, ilerlemeli oyunları seviyorsa uncharted, resistance 2, gta 4 gibi oyunları da şiddetle tavsiye ederim. Oyun hem beni hem onu eğlendirebilecek bir şey olsun, çok kompleks bir şey olmasın derseniz de little big planet'a bakmanızı öneririm. Yarış seviyorsa da burnout a ya da midnight club a bakmanızı öneririm.

- Teknosa çok iyi bir yer değil aslında ama şu sırada kampanyası var. Garantisiz olarak bile 800 küsür liraya zor bulunabilecek 80 gb lık modeli yanında 2 adet oyun ve 1 adet blu ray filmle beraber 950 liraya satıyorlar. Bakmanızı öneririm. Kampanya ayın 5 ine kadarmış.

- Şuanda oyunlar harddiske atılamadığı için bence çok önemli değil 40 mı 80 mi.

demonoid'de gordum. indirip bakmadim ama, 'original theartrical version' diyor...
not: uyelik isterse msg at :)

özelini kontrol et dekard ;)

yılbaşı tatili 1 ocaktır, kurban ve ramazan bayramlarında ise bayram öncesi arefe günü yarım gün tatil olur

bi de 29 ekim oncesi yarim gun tatilmis. bunu da bu sene ogrendim.

1- evet
2- hayir

not: hicbir dogum kontrol yontemi 100% garantili degildir. yukaridaki cevaplar bu aralik dahilinde degerlendirilmelidir.

1) Birinci aydan sonra hapın etkisi başlar.
2) O dönemde de etkilidir, bu aralıkta zaten kendisi regl olacak.

P.S. Doğum kontrol hapının riskleri (kiloyu falan geçiyorum, bazı kanser türlerini riskini arttırmasından bahsediyorum) konusunda bilgi sahibisinizdir diye umut ediyorum.

sadece korunmak amacıyla kullanmıyor hapı sevgilim tedavi amaçlı kullanıyor. bende bu arada kondom kullanmayı bırakmak istiyorum. ama korkuyorum hamile alırsa diye

sevgiliniz ilk adet gününden itibaren almaya başlamışsa onu ilk ayda gebelikten korur.

yasmin kullaniyorsa allah size kolaylik versin ayrica...

yazdıklarıma kızabilirsiniz ama yazıyorum:

1) bu soruların cevaplarını doktor verebilir. neden bu soruları doktorunuza sormuyorsunuz? yok eğer sorduysanız doktora inanmıyor musunuz? veya doktorun cevapları sizi tatmin etmedi mi? hal böyleyse doktora tekrar sormayı veya ikinci bir doktora gitmeyi düşünmediniz mi?

2) ayrıca yine bu soruların cevapları ilacın prospektüsünde yazar. neden kullandığınız ilacın prospektüsünü okumuyorsunuz? yoksa prospektüste yazılanlara mı inanmıyorsunuz? ilacı üreten firma veya onaylayan sağlık bakanlığına mı güvenmiyorsunuz?

3) ilaçların nasıl kullanılacağı ve etkileri ile ilgili eczacılar bilgilidir. eczacıya da mı sormadınız? onlara da mı güvenmiyorsunuz?

4) doktor, ilaç prospektüsü veya eczacıdan alamadığını bu çok önemli bilgileri neden ekşi duyuru gibi ciddi olmayan bir yerden almaya çalışıyorsunuz ben asıl onu anlamadım.

örneğin doğum kontrol hapının riskleri olduğunu yazar "çok bilgili" arkadaş bu bilgileri nerden almış? doğum kontrol hapları kilo aldırıyorsa biz niye almadık buna da cevabı var mı kendisinin? yoksa birkaç ay içinde ölecek miyim ben?

çok bilgili diyorum çünkü doğum kontrol hapı alınmadığı bir hafta boyunca regl olunduğunu yazıyor. kendisi çok bilgili ama şu bilgiyi vereyim.hap alınmadığı 1 haftada regl olunmaz, o bir hafta geçtikten sonra regl olunur. regl başladığında 1. gün yeni kutu hap alınmaya başlanır. çok bilgili arkadaşın kanser gibi önemli şeylerden bahsederken hapların nasıl kullanıldığını bilmemesi beni çok şaşırttı. sanırım kanserle uğraşırken bu küçük ayrıntıları öğrenmemiş.

5) son soru. diyeceksiniz ki ilacı ben değil de kız arkadaşım kullanıyor doktorla eczacı ile ben muhatab değilim diyeceksiniz, peki o zaman son sorum bu soruları neden onunla konuşmuyorsunuz?

korunmamayı seçenler bunla hiç ilgilenmediler vefakat sonra "vay beee...tüh" dediler:

(bkz: hpv)

1)eğer regli sırasında hapa başladıysa evet.
2)burada iki soru var. ilki evet, ikincisi hayır.

@trimpot : yasmin kullanmıyo ama yan etkisi daha azmış die ona geçmeyi düşünüyo şimdi böyle söyledin korktum neden öyle söyledin ki benden saklama gerçekleri :)

Ben simdi bir sey söylerim ama kiz arkadasinda bu sekilde olmaz. Cünkü ilacin etkileri bünyeye göre degisiklikler gösteriyormus.

Sevdicegim Yasmin'e geceli 3-4 ay oldu. 6 aylik süre bitsin de ben de rahatlayayim diye bekliyorum serefsizim. Fazla gergin ve olaylari abartmasinda önayak oldu bu meret :)

@mea maxima culpa:

Bu haplara karşı bu derin sevginiz nereden geliyor bilemiyorum ama (çünkü ilk karşılaşışım değil),

www.pubmed.adresine giriniz (ki burası tıp alanında yazılmış çizilmiş neredeyse tüm makaleleri listeleyen bir sitedir ve araştırmacı doktorlar tarafından kullanılır), aramaya "oral contraceptives", "oral contraception", "risk", "cancer" vb gibi anahtar kelimeler giriniz, yaklaşık 10-15000 makale bulursunuz, ilginizi çekenleri okuyunuz.

Sonra bilahare tartışırız.

Sayın soru sahibi, siz de sorunuzu "adam gibi" bir doktora da danışınız. Ama her doktorun adam gibi olmadığını da unutmayınız.

@sui haplara karşı derin sevgi duyduğumu nerden çıkarttınız anlamadım? kaç maddelik cevap yazdım, bunu mu çıkarttınız ordan.

ayrıca sizin kanser argümanınızın dışında başka şeyler de yazmıştım, ona cevap vermenizi beklerdim.

el titremesi öncelikle "hiçbirşeyin yoktur devam et git" denilmeyecek bir durumdur.
bu duruma en sık neden olduğu düşünülen "patolojik durum" hipertiroidi" dir. (halk arasında zehirli guatr olarak bilinir) tiroid hormonlarının aşırı salgılanıyor oluşu, sinirlilik, bağırsak rahatsızlıkları, kalp ritm düzensizlkleri ve el titremesi yapabilmektedir. öncelikle tiroid testlerinizin normal olu olmadığına bakınız.
diğer bir patolojik neden kullanılan ilaçlar olabilmektedir. eğer başka nedenlerle bir ilaç kullanma durumu varsa bu da titreme yapabilmektedir.
aslında bir sürü neden daha var. ama sizde bunların olduğunu sanmam.
size bahsetmek istediğim aslında farklı bişey. patolojik olmayan, insanın genetiğinden kaynaklanan bünye ile ilgili bişi.. genel olarak kişilik yapınız endişeli, yerinde duramayan, heyecanlı bir yapıda ise titrememeniz anormal olabilmektedir. metabolizması hızlı insanlarda bu tür titreme hadisalari normal kabul edilmektedir. iyi yönü hiç kabız olmazsınız :)))
eğer sizin için problem yaratmıyorsa titreme takmayın derim. insanlar ellerinize bakıp sürekli ellerin titriyor diyorlardır. insan sinir olabilir. eğer sinir olmak istemiyorsanız ellerinizi titremeyle kullanmaya alışın (destekli tutmak) ya da kimseyi sallamayın ében kabız olmuyorum kiiiiii" deyip çekin gidin :)))

benim yakın arkadaşım var baya belirgin şekilde titriyor söylediğine göre sinir hastasıymış ondan dolayı oluyormuş senin de böyle bir rahatsızlığın olabilir eğer göze çarpıcak şekilde fazla ise doktor a gözükmen de fayda var.

bence bir norologa gorunmekte fayda var. bazi boyun fitiklarinda da olabiliyor. uyusma/karincalanma varsa bu da olabilir. evet, en iyisi norolog...

boyun fıtığının el titremesi ile ilgisi yoktur. birlikte olabilir. boyun fıtığı dediğimiz şey servikal hernidir. disk problemlerinden kaynaklanan sinir sıkışması hadisesidir. sıışan sinirin dermatomunda hissizlik olabilirken ileri dönemlerde sıkışmanın artması ile sinirde harabiyet olmaya ve güçsüzlük bulguları eklenmeye başlar. güç kaybı kalıcı olmadan opere olmak gerekir. (bahane ile servikal herniyi de yazmış olduk)
bu arada "boyun fıtığı da olabilir" denmiş. sanırım buna dayanarak "en iyisi nörolog" denmiş. boyun fıtığına beyin cerrahisi kliniği bakar.
eğer sizi çok rahatsız eden bir titreme ise işe dahiliye (endokrin ) den başlayabilirisniz. her bıranşın ilgisini çekecek tetkikleri yaptırıp kendisi ile ilgili patoloji tespit edemez ise en uygun uzmana yollayacaktır. bu nörolog da olabilir.

bende boyun fıtığı var. el titremesi ile fark edildi. elim titredi uzun süre. geçmedi, eeeyh dedim doktora gittim, fıtık çıktı. hatta ben de hiç aklıma gelmediği için nereden randevu alacağımı bilememiştim. hastaneyi aradım, sorunumu söyledim, el titremesinin boyun fıtığyla alakası kuruluyor olmalı ki; benim randevumu hemen ilgili doktora yazdılar. şikayetimi anlattım, kadın fıtıktır dedi, muayene etti, fıtıktır dedi mr istedi, fıtıktır dedi, mrda fıtık çıktı. sizin sorunun kaynağını bilemem tabii ama bence el titremesinin fıtıkla alakası var.

ferroli iyidir, yoğuşmalı da iyidir. eviniz büyük ve son kat olduğu için pompa gücü yüksek bir şey olsun, onu da arkadaşınız modeller arasından size açıklar, hesabını yapar muhtemelen.

viessman vitopend 100 / 200 (evin büyüklüğüne göre) alın.
çok ama çok memnun kalırsınız.

ne alırsan al ama demirdöküm kesinlikle alma derim. ömrümü çürüttü. bu vesileyle, dandik kombiyi taktıran ev sahibime de selam olsun.

alorko kullanana kadar ben de demirdokum'e cok saydirdiydim. kaldi ki kombiden cok sofbene benziyordu, ama bu alarko kara belasindan iyiydi. ben de buradan evsahibeme selam ediyorum.

bir de arkadasim, gerci artik yok bu uygulama ama tembih kulagin anahtaridir, bacali yaptirmayin. temizinden hermetik olsun...

arkadaşlar en kötü ferroli marka kötülemek kadar adice ve çirkin bir durum yoktur ama mecburum kombi tamircisiyim ferroli türkiyede üretmeye başladığından beri çıkarttığı kombiler ilginç ötesi !!! 950 tl ye satılan protherm kombi 10 basar hoş diğerlerinede 10 olmasada 2-3 basar

açıklama : kombilerde en önemli şey ana eşanjör yada plakalı eşanjör sistemidir !

ferrolinin ana eşanjörü 4-5. yıllarda patlamakta
su geçiş kısımları çok dar olduğu için aşırı kirece maaruz kalıp bozulmakta
bu dediklerim tüm kombilerin başına gelsede ferrolide diğerlerine oranla yarı ömür süresinde çöp olmaktadir

kötüden iyiye sıralarsak ferroli <ariston<baykan<baymak<demirdokum<eca<buderus<viesman<alarko<Waillant

diğer markalarda çoğu birbiririnin aynısı mesela protherm dediğim kombi demirdökümün aynısı hatta lynx modeli demirdöküm neva nın birebir aynısı olup sadece kart ünitesi farklıdır hatta daha iyidir :)
bosch buderusun aynısıdır arçelik beko ya demirdökümün ya baymağın getirdiği lambertin aynısı sizin anlıyacağınız vaillant mercedestir! ferroli de tata :S

paranızın karşılığı olarak hangi kombiyi sıfır alırsın dersen bana açıkçası protherm alırım sonra eca sonra demirdöküm

yoğuşmalı kombi studyo daireler için iyidir 50 derece altında olduğu sürece yoğuşma yaptığından peteklerin hayvannnnn kadar seçilmesi gerekmektedir doğal olarak adana izmir antalya sıcak illerde yoğuşma yaparda soğuklarda zor yoğuşmalıda 5 yıl içinde 1tane konvansiyonel kombi alacak kadar parayı tamir bakıma verirsiniz edeceğiniz kar mı vallaha yok billaha yok ! :D isterse beni taşlasınlar

biraz geç olsada şuan için bir kombi servisi olarak en iyi kombinin baymak olduğu fikrindeyim. www.emintekniksakarya.com.tr

evet dünyanın kendi ekseni etrafında dönüş hızı yaklaşık 1668,9167 km/h dir. yani ekvatordaki bir nokta ya da farketmez yeryüzündeki herhangi bir nokta satte 1670 km yol alıyor. neye göre? dünyanın merkezine göre. eğer dünyanın çapı daha büyük olsaydı bu hızda yükselirdi. tam kutup noktasında bulunmamız pratik olarak mümkün değildir. bulunursak eğer, bizde kendi etrafımızda dönmüş oluruz. hem hızımız neye göre sıfır olmalı mı? bildiğiniz gibi dünya güneşin etrafında da döndüğü için herzaman güneşe göre de hızımız vardır.

uçakların uçuş süresi etkileniyormu bu durumdan? bahsettiğiniz uçağın dönüş hızından etkilenmesini araştırmak gerek onu bilemiyorum.

bu hız o kadar büyüktür ki saniyede 463,5 m ye denkgelmektedir. yani o robot yerden 1 sn zıplasa 463,5 metre doğuda bulur kendini. ama tam atladığı sırada zaten o hızdan etkilendiği için bunun olması mümkün değildir. yani bir hareketli kamyon kasasında zıplasanız gene aynı noktaya düşersiniz ama zıpladığınız anda kamyon dursa siz daha ileriye düşersiniz. çünkü yere göre belli bir hızla kamyondan zıplamış olursunuz. umarım anlatabilmişimdir.

son soruna yanit:
in.answers.yahoo.com

uçaklardaki yolculuk sürelerindeki farklar hava akımlarıyla ilgili. dünyanın dönmesiyle ilgili değil çünkü atmosfer de dünyayla dönüyor. yani bir hovercraftı havalandırıp havada 1 saat tutsan ekvatorda 1670 km yol kat edecek hali yok.

1) evet ekvatorun çapını 24 saate böleceksin kabaca.

2) burada konuştuğumuz hız dünyanın merkezine göre çizgizel hızdır. o yüzden evet, sıfırdır.

3) helikopter de etkilenir, ancak uçak 10 bin metrede uçtuğundan daha fazla etkilenir.

4) bu sorunun cevabı yukarıda bahsettiğimiz etki değildir. bir kere dünya batıdan doğuya doğru döndüğünden, sebep bu etki olsa, doğuya gitmek daha uzun sürmesi gerekirdi. çünkü o mantığa göre dünya da ayağının altından doğuya doğru gidiyor. doğru cevap ise havanın da bir akışkan olmasından kaynaklanıyor. dünya dönerken atmosfer de elinden geldiğince dünyayla birlikte hareket ediyor. farzetki hava yerine su var ve su akıyor. batıya doğru yüzerken akıntıya karşı yüzüyorsun ve dünyaya göre çizgizel hızın düştüğünden varış süren artıyor. bu sebepten dolayıdır ki doğuya doğru uçarken de çizgizel hızın artıyor ve varış süren kısalıyor. burada bahsedilen etki bir üst maddedeki etkiden çok daha belirleyici bir etkendir.

5) robot sorusu için.. robotu oldukça yükseğe zıplatman lazım =) yani bu soruda başka bir çok daha etken var, o yüzden biraz basitleştirerek başlamanda fayda var. ancak şöyle diyeyim, dönen veya hareket eden diyelim, bir cismin üzerinde zıpladığın zaman aslında düz zıplamıyorsun, eğik zıplıyorsun ve o yüzden bahsettiğin yer değişimi gerçekleşmiyor aşağı indiğinde. eğik atış falan hatırlıyorsan liseden düşey düzlemde ilk hızın senin zıplaman, fakat yatay düzlemde de ilk hızın dünyanın hızına eşit.

edit: 1) çapını değil, çevresini...

@mortifera
haklisin, tek ekleyebilecegim hava ve okyanus hareketleri dunyanin donme yonu, yercekimi ve hiziyla (daha dogrusu bu hizdaki farkla) alakali. corialis etkisi mi neydi. hava yercekimiyle uzerinde bulundugu kara parcasiyla donuyor, sonra kutba dogru gittikce bu hiz azaliyor (usendim aciklamaya, muhendis veya fizikcilere biraktim). ben surada (git: 51998) bunu demeye calistimdi ama cok kisa yoldan oldu. tabii lisesyi bitireli de 15 sene oldu:)

bu tartismalar isiginda c. sinan sagiroglu'nu anmadan edemiycem...

not: bunlar kuzey yarimkure icin

buldum rüzgarın adını!!!!

jet stream. troposferle stratosfer arası bi yerdeydi, ya da değildi. vallah budur.

not: alakasız olarak, bissürü değerli yazarı sözlük yerine burada bilgi paylaşırken görüyorum. acep ne ola?

@mrtksn,
evet odur. hatta şimdi baktım sağolsun wikipedia, sebebinden ticari kullanıma (evet uçaklar), ordan iklim değişikliğine etkilerini açıklamış.

en.wikipedia.org

not: aynı rotanın neden farklı sürelerde aşıldığının tam cevabı bu imiş.

entrapmen, sözkonusu başlıkta dünyanın dönüşüne bağlayan kişilerden bir ide bendim ama orada senin anlattığın gibi "zıplasak 400 metre öteye düşmüyoruz" gibi bir fenomenden bahsetmiyordum. dünyanın dönüşünün yarattığı nerdeyse sabit karakterde olan hava akımları uçan cisimlere özellikle yüksek hızlarda ciddi etkilerde bulunur. böyle bir şeyden bahsediyordum. Yoksa helikopterle yükselip olduğumuz yerde durarak bir günde dünyanın çevresini dolaşma imkanımız yok tabii ki.

PSX nedir ?

playstation'dur.

oyunlar kopya mı? oluyor bazan çünkü. bazı diskler (oyunlar) sistem dosyası kaydetmek ister. olmadı slotları değiştir (yapmışsındır muhtemelen) benim bir winning 11'ım ısrarla kaydolmuyor mesela.
yoksa slot veya memory card bozuk olabilir.

evet, oyunlar kopya. memory card ps2 oyunları için çatır çatır çalışıyor ama psx oyunlarında aynı sonucu alamıyorum. kaydetmeyi geçtim, card'ı görmüyor bile.

ps2 card'ı psx'i tanıyor bu durumda. hack bulman lazım. mümkün müdür bilmiyorum, ama şu siteye bak istersen:
www.mementoteam.com

ya da LaunchELF dene...

Ben karlı havalarda Edward Scissorhands filminden Ice Dance parçasını dinliyorum, çok güzel oluyor kanımca :) Söz möz yok ama olsun...

:) ezginin günlüğü, leyla.

nightmare before christmas'ın soundtrack i gayet güzelmiş. tavsiye ederim.

ray charles - baby it s cold outside.

üstüne tanımam:

frank sinatra - let it snow, let it snow, let it snow

Sara Bareilles & Ingrid Michaelson - Winter Song

Stars — What the Snowman Learned About Love

(bkz: kış geliyor) pek kokmuyor bu gerçi.

mor ve ötesi - kış geliyor.

fountains of wayne - valley winter song

the doors - wintertime love

tam bir vals

yaşasın anket!! benim önerim ulver'den kveldssanger albümü komple. ilk şarkı özellikle.

björk aurora

garantili dedikleri sonucta chip garantisi.
misal ben de ps2 kullandigim zamanlarda, chip taktirdiktan itibaren 1 sene chip garantisi vermislerdi, boylelikle o 1 sene boyunca chip in kopya oyunlari gormemesi gibi durumlar oldugunda degistirme sozleri olmus oluyordu.
ama tabi chip takilan aletin sony tarafindan verilen bir garantisi kalmiyor.

fiyat olarak dogrudur, internette cok daha ucuza bile bulunabilir gibi geldi (tabii garantisiz alincaksa ya cok iyi bi makina bulmali ya da tanidik birinden almali), artik baya ucuzladilar.

makine yetkili servis disinda biri tarafindan acildigi anda (user serviceable alanlar haric) firmanin garantisi biter. chip de boyle bi$i, sony'nin garantisi kalmaz. 250 iyi bir fiyat. ben gittigidiyor'dan 180'e buldumdu. sifir dukkan urunleri genelde 380-450 araliginda diyerek huzurdan cekileyim.

350-370 ytl idi en son. ben 2 sene once yazicioglundan aldim 300 ytl ye ps2, 10 oyuın, 2 kol, 1 memory card ve chipli alet. sorun cikmadi.

eylül ayında 240 idi fakat doların artmasıyla birlikte fiyatı 300 ytl nin üstüne çıktı. 300 - 320 arası satılıyo.

oyunları yazar mısın

sorun var mı?
tek tek satıyor musun?
oyunlar neler?
varlığımızın bir amacı var mı?

oyunlar ;

yakuza 2
virtua evulation fighter 4
medal of honor rising sun
medal of honor vanguard
medal of honor 3 european assault
winning eleven 11
winning eleven 15
winnig eleven 17
rocky
metal gear solid 3
mortal combat armageddon
summer atlhletics
rock band track pack volume 1
wrc race evolved
nhl 2k9
capcom classic collection
nba ballers
fight club
delta force hawk down team sabre
nba live 2009
mercenaries 2
187 ride or die
fight night round 3
call of duty 3
the king fighters ultimate match
k-1 world gp
race driver
sbk 08 moto
gran turismo 4

evet var oyle urunler
yikama sonrasinda kullanilan sac bakim urunlerinde geciyor..

saç köpükleri işini görebilir.

veya osis.

biryantin?- bilimum yağ özlü şeyler?
ama bitlenirsin 1// hasta olursun 2

yağsız briyantin...
yağlısı çok toz tutuyor (ehem) akşam olmadan ıslaklık pisliğe dönüşüyor.

sanırım lcd tv almak istiyorsun ama o paraya bulamazsın bulduklarında hayal kırıklığına uğratır iyisimi en az 1000 ytl yap güzel bi lcd al

herhangi bir kriter belirtmemişsiniz ama bu iyi gibi, sony iyidir.
kisaurl.com

600 ytl'ye kotu bi lcd/plazma alacaginiza 72 ekran iyi bi tane alin.

lcd'de en iyisi sony bravia serisi. ben de yok bunlar, o ayri

En az 22 inch bir monitör (<450 ytl) ile 150 ytl ye kadar bulunabilen harici tv tuner/box gibi bir ikili alabilirsiniz.

genelde metabolizmaya bağlı fakat spordan 1-2 saat önce karbonhidrat ağırlıklı yiyip spordan 1 saat sonra falanda protein ağırlıklı yemek en dogrusu olacaktır diye düşünüyorum. çünkü karbonhidrattır çabuk yakılır spor vesilesiyle çalışan ve yırtılan kasların içini doldurmak içinde yapı taşımız olan protein yemek fevkalade mantıklı geliyor.

spordan sonra yiyin her zaman.spora da çok aç karnına gitmeyin düşer bayılırsınız.ayarlayın işte :)

bir animla cevap vereyim:

lisede hentbol takimindayiz. maci sabahin korune koymuslar, saha da karsida... kahvalti hak getire. yolda arkadasla kiymali borek aldik. maca iki saat vardi. macta bayagi bi goz goze gelip kusma hareketi yaptik sonra.

spordan iki/uc saat once hazmi kolay enerjisi bol (= makarna) gida alin... sonra da ne yerseniz yiyin.

spora ve spor yapmandaki amaca gore degisir, ama en genel haliyle soylemek gerekirse spordan en az yarim saat once, hafif ve araliklarla ye, spordan sonra daha iyi yiyebilirsin.. portakal suyu da farketmez bana gore.

öncelikle aç ya da tok karna spor yapmak tavsiye edilmez bu kişiyi tamamen negatif yönde etkileyen faktörlerin başında gelir. spordan ya da müsabakadan 2.5 ile 3.5 saat önce yemek yenmesi tavsiye edilmektedir. kişisel değişkenler ve spor branşına göre ufak farklılıklar olsa da bu genel itibariyla böyledir. yani yemeğinizi sindirmiş olarak spora başlamalısınız.
yapacağınız spora yönelik yemeğin içeriği değişebilir, bu ayrıntılı bir konudur çok fazla değinmiyorum. sadece glikojen depolarınızın doygunluğu açısından karbonhidrat içeren(makarna, haşlanmış patates, pirinç pilavı, vb.) besinlere ağırlık vermeniz performansınıza olumlu etki yapar onu söyleyeyim.

bunun dışında sporda sıvı alımı performansı çok kısa sürede pozitif ya da negatif yönde etkileyebildiği için önemli bir konudur. siz spor yapmıyorken bile gün içinde alacağınız sıvı miktarı sizin yapacağınız egzersize/spora etkide bulunacaktır. bunun yanı sıra antrenman yada egzersizinizden 1 saat önceye kadar içebildiğiniz kadar su tüketebilirsiniz. egzersiz sırasında da sizi rahatsız etmeyecek şekilde 15-20 dakika aralıklarla küçük bir pet şişenin yarısı ya da 1/3'i kadar su alabilirsiniz. eskilerde öğretildiği üzere müsabaka ya da spor sırasında su alınmaz zırvasının yanlışlığına burada değinmeden geçmeyeceğim. sakın sıvı almaktan çekinmeyin, aksini söyleyenleri de budaklı meşe odunuyla kovalayın efendim.
portakal suyu yazmışsınız öyleyse sıvının içeriğini es geçmeyeyim. öncelikle egzersiz öncesi ve sırasında gazlı içeceklerden uzak kalmayı tercih edin. bunun yanı sıra ayrıntı ama önemli bir konu (teknik detaya girmeden anlatmaya çalışacağım) eğer su harici sıvı almak istiyorsanız aldığınız sıvının şeker oranının çok fazla olmamasına dikkat edin. bu emilimde sorunlar yaratacağı gibi ihtiyacınız olan bileşenleri almanıza da çok yardımcı olmayacak belki de dehidrasyona sebep verebilecektir. siz en iyisimi suyu ya da ağır egzersiz yapıyorsanız piyasada güvenirliliği kanıtlanmış sporcu içeceklerini kullanın. konuya vakıfım diyorsanız kendi sporcu içeceğinizi de hazırlayabilirsiniz tabi..

spordan sonra bildiğim kadarıyla mineral (ve belki vitamin) kaybı olurmuş.Portakal suyu onu gidermek için spordan biraz sonra içilebilir.
Önce hele bi duşunuzu alın tabi

spordan önce bir meyve artı meyve suyu ve su iyidir. enerji verir.

başka şeyler yerseniz rahatsız ediyor. (yapacağınız sporun zorluğuna göre bu değişir tabii) ağırlık yapıyor mideye, bir de gaz yapabiliyor. oysa meyvenin hazmı kolay ve ağırlık yapmıyor.

Öncelikle verilen cevaplar için çok teşekkürler:) buradan şu sonuca vardım ki spordan birkaç saat önce karbonhidrat almak lazım, spordan sonra da belki salata ve ızagara et filan mı? Bir de şu soru takıldı aklıma; spordan önce karbonhidrat alıcaksam öğle yemeğinde almamak daha mantıklı değil mi? Yani spordan önce makarna yiyeceksem öğle öğününde salata filan yiyip günde iki defa karbonhidrat tüketmemiş olmak daha doğru galiba değil mi?

portakal suyu fruktoz içerir. spor sonrası için yeterince yüksek bir glisemik indeksi yoktur. üzüm suyu tercih et.
fruktozun zararı yavaş kana karışmasına rağmen hala şeker olduğu için kas glikojenine çevrilemeyen kısmının sana yağ olarak dönmesi.
öğleden sonra kompleks karb ve protein açısından zengin bir öğün tüketirsen işten çıkmadan yiyeceğin bir avuç fındık senin için yeterli olacaktır. antreman sonrası da üzüm suyu ve bence aminoasit desteği alsan yarım saat sonra da yemeğini yesen süper olur.

ben artık sadece vuze (azureus) kullanıyorum. ram darlığınız yoksa size de tavsiye ederim kesinlikle. programın network kısmından arama yaptığınızda onlarca sitede dolaşmanıza gerek kalmıyor, bütün popüler sitelerden sonuç getiriyor ve aradığınız her şeyi buluyorsunuz.

demonoid yeni torrentler icin uyelik istemiyor.
oddity'nin dedigi dogru, ayrica istediginiz siteleri search'e ekleyebilirsiniz.

(bkz: turk torrent siteleri)